Subscribe
Add to Technorati Favourites
Add to del.icio.us
30 Nisan 2009 Perşembe

Metamorfoz

Gönderen cheerfulcouple


 








 Maurits Cornelis Escher ,insanı hayran bırakan ve zira insan zihnini oldukça zorlayan simetrik ve perspektif konusunda zirvede olan eserleriyle ünlüdür. Eserlerinin çogunda yogun bir matematiksel hava yer alır. Babasının insaat mühendisi olması ister istemez escherinde eserlerine yansımıs durumdadır(tabii bu benim sadece bir fikrim dogruluk derecesi size göre degisebilir deJ)Bu,bence haddinden fazla yetenekli adamı kesfettigim zamanlar üniversite birinci sınıftaydım.Acıkcası o yıllarda bana göre bas belasıydı cünkü insan gücünden fazla ödev yıgını olusturmustu bu adamla tanısmam J ama sonra gitgide eserlerinden hoslanmaya ve hayranlık duymaya basladım .Sonralarda ise ister istemez zihnim yavas yavas bu sanatcıyı unuttu 

takii geçtigimiz günlerde kücük kuzenim telefonla beni arayıncaya kadar.Yazık o kücücük haliyle ögretmeninin ona verdigi ödevin derdine düsmüstü ve konum baskalasım ne yapıcam die korku dolu bir sesle benden yardım istiyordu iste o anda yıllardır unuttugum o duayeni tekrar hatırlamama sebebiyet vedi iyide yaptı J

   Bu ünlü ve yetenekli grafik sanatcısının hayatı boyunca 448 litograf ve 2000 ‘nin üzerinde çizim yapmıstır.

      1922 yılında sanat hayatına baslayan Escher her ne kadar bu ilk dönem eserleri gelecek yıllardaki basarılara doymuycak eserler hakkında ip ucu versede tabi ki daha yakın tarihteki eserlere nazaran daha ilkel görünüyor.1935’li yıllardan sonra perspektif konusunda eserlerinde büyük gelimseler kat etmistir.41 li yıllardan sonra ise daha sonra eserlerinde sık sık karsımıza cıkıcak simetrik calısmalar döneme damgasını vurmustur.Ayrıca bu dönemde benim de cok sewdigım  ‘metamorphosis I ve II ‘ eserlerini üretmistir. 1954'e kadar ki Hollanda'da geçirdiği bir sonraki dönemde simetri eserlerinin yanı sıra güçlü 3 boyutlu eserler de yapmıştır. Bu dönemdeki eserlerin bir kısmında 2-boyutlu ve 3-boyutlu öğelerin bir arada kusursuz bir biçimde bağlantılı olarak bulunduğu görülür.Ayrıca sonsuzluk mefhumu üzerinede ilk eserini bu dönemde gerçeklestirmistir. 1972'deki ölümüne kadar olan son döneminde ün

ünün zirvesindedir. Bu dönemde yaptığı eserler hayatı boyunca yaptığı belki en kompleks ve başarılı eserlerdir.Sanatçının en son eseri ise snakes ‘tir

   Umarım sabancı bu sanatçının da ülkemize eserlerini getirerek genis kapsamlı olarak sanat severlerle bulusturur tabii benim icinde büyük heyecana yol acar calısmaların canlısını birebir görmekJAslında daha çok kendimi düsündüm sanırım :P


yazar:leb-i derya

29 Nisan 2009 Çarşamba

Gören Bulut

Gönderen cheerfulcouple





















Nisan ayının en iyi sergisi olarak değerlendirebileceğim Konak Belediyesi Güzelyalı Kültür Merkezi Sanat Galerisin’de sevgili hocamız Prof. Gören Bulut’un “Siyah / Beyaz 40 Yıl” adlı sergisinde sanat yaşamının kırk yıllık serüvenini aktarıyor. Adeta bir görsel şölendi benim için büyük bir heyecan duydum eserlerin her birinde.80’li ve 90’lı yıllarda izlenimlerini siyah beyaz linol ve tahta baskıyla eserlerine aktaran hocamız,belkide eserlerinin beni gönlümden feth etmesinin bir sebebi de o yıllarda çocukluğumun geçmesiydi.Öyle ki televizyondan ve dış  dünyamdan o yıllarda çocukça algıladığım bölük börçük kareler gördüğüm hocamın eserlerinde tekrar gözümün önüne gelmişti.Gerçekten yavaş yavaş büyüdüğümü hissettim.Şaşırdığım şey ise yıllar geçmişti ama hala o zamanın cocuğuydum ben JHala içimde o yıllarda ki yozlaşmamış insanlık ilişkilerini arayıp duruyordum.Ha bulabilcekmiyim şüpheliyim tabii ki de.Gören hocamında eserlerinde yansıttığı kent kültürünün yarattığı geçici değerlerle çatışan yozlaşmayı aktarması sanırım benim içimde beslediğim duyguların apaçık ortaya çıkmasına sebebiyet verdi.Ayrıca hocamızın sanat severlere olan samimi yaklaşımları da oldukça güzeldi Çünkü bir köşeye çekilip onu sayıp seven eserlerini görmeye gelen insanlara öcü gibi (bazı sanatçılar ne yazık ki  böyle)davranılması çok antipatik bir hava estiriyor.Bende hemen sergi katoloğundan bir tane edinip hocamın imzasını aldım Jkütüphanemin en güzel köşesinde de güzel bir anı olarak saklıyorum.Neyse bu muhteşem sergiyi ne yazık ki  bu günlerde göremezsiniz çünkü serginin tarihi geçtiJ ama muhakkak Gönen hocamız bu eserlerini tekrardan sanat severlerle buluşturucaktır 

yazar:leb-i derya

28 Nisan 2009 Salı

Fenakistiskop

Gönderen cheerfulcouple


Bu muhteşem alet animasyonculuğun temel taşı olup şimdi eğer shrek'i,kayıp balık nemoyu,tom ve jerry'i izleyebiliyorsak işte bu aletin ortaya çıkmasındandır.Kendisini ilk defa House On Haunted Hillfilminde görmüştüm büyük bir imitasyonuydu ve oldukça ürkütücüydü.Fenakistiskop (gözümün önüne aşoşeyti press diyen levent kırca geldi) aslında film çekme tekniğiyle alakalı olarak keşfedilmemiş tam tersine bilimsel bir amaç uğruna bir doktor tarafından bulunmuştur.joseph ferdinand antoine plateau  gözün ağ tabakasını açıklamak amacıyla bulmuştur.Aha da House on Haunted Hill'in soundtracki


DEEP FOCUS-SHALLOW FOCUS

Gönderen cheerfulcouple


Bu iki sinema tekniği bize filmleri daha bi sevdiren görsellik zevkimizi daha da arttıran olaylardır.Deep focus yani net alan derinliği filmde gösterilmek istenen ön planda tutulan sahneyle beraber arka planda da neler olduğunu açıkça gösterir.Örneğin Citizen Kane filminde bu teknik sıkça kullanılmıştır.Shallow focus tekniğine gelince deep focusun tam tersine arka plan bir siluet halinde olup bir nevi dikkatli seyircileri test etme amaçlıdır.Bence bu uygulama gerilim filmlerinde kesinlikle iyi gitmektedir.Başrol oyuncumuz mutfakta birşeylerle uğraşmakta iken sağ arka tarafta pencereden bir siluetin girdiğini farkederiz işte o an başrol oyuncumuz için tehlike çanları çalmaya başlamıştır(biz bu çanları genelde dııı dıııııı dııı dıııı dı dı dı dı şeklinde duyarız ) Evet efendim bu iki güzel tekniğin uygulamalarını çok yakında çekeceğim B.İ.Z adlı filmde görebileceksiniz.Şimdilik Citizen Kane filminden görüntülerle idare edin işte :P


Bu da Rules of the game filminden bir sahne arkadaki baskına gelen kocamız siluet halinde

27 Nisan 2009 Pazartesi

DENİZLİSPOR

Gönderen cheerfulcouple


Bir Denizlili olarak Denizlispor'un her sene ligden düşmeme gayretlerini büyük endişeyle izlemekteyim.Bir zamanlar Uefada çeyrek finale kadar çıkmış olan takımım her sene her sene bize ha düştü ha düşecek heyecanını yaşatmaktan çekinmiyor.Gerçi hep bir kurtarıcı teknik adam çıkıp kurtarıyor bizi ama neden bu antrenörler düşme tehlikesine girmeden bize gelmiyor anlamış değilim.Mesela Mesut Bakkal bu adam has Denizlili ama kesin bu sene kurtarır takımı hop seneye başka takımda bunun sebebi nedir arkadaş.Bi sahip çıkın kalsın adam mis gibi teknik direktör geldiğinden beri biraz daha rahat nefes aldırdı takıma.Şimdi pek futbolla alakası olmayan biriyim yani her zaman takip etme isteği ya da maç izleme hastalığım yoktur ancak Denizlispor'un ligten düşmeme çabaları hep bir bağlıyor beni ekranlara statlara.Hayatımda maçı stattan izleme sayım bir elin parmaklarını geçmez ancak geçen haftalarda Sivas maçına gittim.Bizim tayfayı geç kalarak sinir etsemde stata girdik şunu farkettim ki hakikaten Denizli seyircisi eşittir tiyatro seyircisi yahu böyle atmosfer mi olur.Herkeste bir çekirdek yeme fırtınası çıt çıt nereye kadar.Zaten hakem katletti maçı bir gol bir penaltımızı yedi.Daha sonra özet görüntüleri izliyoruz ulen bir baktım kale arkasında bizzat ben durmaktayım kafama ceketimi almışım yağmurdan korunmaya çalışıyorum.Yanımda kuzen ve diğer elemanlar o an dedim Andy Warhol haklıymış :P Neyse bu hafta da Eskişehirspor maçına gitmeyi hedeflemekteyim ancak daha leb-i derya'nın haberi yok neyse okuyunca öğrenir artık(saygılar :) ) Eskişehir taraftarlarına karşı ayrı bir sempatim vardır nedense okula giderken görüyorum birkaç balkonda bayraklar asılı es-eslerin umarım bu haftalık o bayraklar içeriye alınmak zorunda kalır. 

2012 Marduk

Gönderen cheerfulcouple


Arkadaş insanlar ne meraklı bir tarih söyleyip sonra aha da böyle olucak demeye.2000'e girmeden önce bilgisayarlarımız kafayı yiyecekti 00'ı gösterince ne oldu hepimiz 10,9,8 diye sayıp üzerlerimizde aliminyum kıyafetlerle beklerken hiçbirşey olmadı.Şimdi de 2012 Eylül ayında dünyaya şöyle olucak böyle olucak haberleri dolaşmakta.Neyse haber bulmaya zorlananlara haber malzemesi işte.Tut ki böyle birşey oldu dünya kaosa sürüklendi ve dünyamız Mel Gibson'un Mad Maxine döndü işte o zaman baltalar elimizde uzun ip belimizde zamanları başlıyacak.3 yılda da birşey yapılmaz ki yahu siz gene 3 yıl kalmış gibi yaşamaya başlayın sonra olur molur bu olay pişman olmayalım.Bir nevi bucket list filmi tarzında bi son 3 yıl geçirelim dağ bayır gezip yiyip içip eğlenelim.Bulalım bir Jack Nicholson yanımıza oh mis o alpler senin bu alpler benim takılalım.Ne gezicem ulan Jackle morganla sevdiceğim dururken peh :)


O zaman vur beline beline emil dragutinovic dayı :P 

AH LAST FM AH

Gönderen cheerfulcouple


Sende mi Brütüs diyesi geliyor insanın arkadaş birşey de ücretsiz kalmaya devam etsin yahu evet bundan sonra last fm radyolarımız ücretli ayda 3 euro ödeyerek dinleyebilirmişiz.Yok sana 3 euro falan, arkadaşım bi rahat durun yahu nasıl olsa oluşturduk kitleyi deyip hemen ücretli mi yapmak gerekiyor siteyi.Son 30 parçam kalmış tadını çıkara çıkara dinliyeyim....